Merhaba sevgili okurlarım, bu sayıda aile içi iletişimde sıkça karşılaştığımız ergenlik dönemi stresi ve ebeveyn tutumlarının dengesi üzerine yazdım. Ne kadar bilsek de zaman zaman hatırlamaya ihtiyaç duyduğumuz bu konuyu, kendi çocukluk yaşantımdan bir örnek ve bazı temsillerle aktarmaya çalıştım. Yazarken çok keyif aldım, umarım siz de okurken aynı keyfi alırsınız. Eğer alamazsanız da vazgeçmeyin; bir daha, bir daha okuyun… Çünkü kabuklar böyle kırılıyor :)
**“Küçükken abim tavukları kuluçkaya yatırır, civciv çıkarmaya bayılırdı. Ben de onun yaptıklarını izlemeye!
Geçen gün, ergenlik dönemindeki kızıyla stres dolu günler yaşayan bir arkadaşımı ziyarete gittiğimde, aklıma kuluçkanın son günlerinden biri geldi.
Yavrular bir bir çıkmaya başlamıştı. Abim yumurtaları tek tek kulağına götürüp sesi dinliyordu.
— Normal olan, kendilerinin çıkması… Ama bazıları zorlanıyor işte, dedi.
Merakla izliyordum. ‘Zorlanıyor’ ne demekti? Ne yapacaktı şimdi?
Korkuyla baktığımı fark edince güldü:
— Merak etme, annesi yardım ediyor onlara, dedi.
— Nasıl yani? Annesi ne yapıyor ki?
— Annesi sürekli izler onları. Çevirir durur, ısılarını ayarlar ki hepsi rahatça çıksın. Ama yine de bazıları geç çıkar, yardıma ihtiyaçları olur. Kabuğu kendileri çatlatamaz.
— Ee?
— İşte öyle olunca tavuk gagasıyla minik minik çatlatır. Gerisini yavru kendi halleder.
Dediği gibi yaptı. Bazılarına fark edilmeyecek kadar küçük müdahale etti. Bazılarına ise ‘çok yorulmuşlar’ diyerek biraz daha açtı.
— Daha çok açsan, dedim. Yazık onlara, baksana nasıl zorlanıyorlar. Açsana hemen çıksınlar!
Yine güldü:
— Olmaz! Yardım etmenin de bir ölçüsü var! Kendileri çıkacaklar. Kırmaya çalıştıkça güçlenecekler, güçlendikçe de hayata tutunmaları daha kolay olacak.
Gerçekten de dediği gibi oluyordu. Büyük bir azimle, dinlene dinlene kabuklarını kırıyor; er ya da geç içinden çıkıp yaşamlarına annelerinin kanatları altında, kabuksuz devam ediyorlardı.
Şimdi gelelim hikâyedeki temsillere:
???? Kabuktan çıkmaya çalışan civciv = ergenlik dönemindeki birey.
???? Dikkatle izleyip ölçülü şekilde yardım eden tavuk = ebeveynler.
???? Tavuk yetersiz kaldığında devreye giren abim = profesyonel psikolojik destek.
Toplumumuz çocukluk ve ergenlik travmalarını sırtında taşıyan bireylerle dolu. Bu yüzden, ergenlik döneminden sağlıklı ve güçlenmiş çıkabilmeleri için anne babaların yüksek hassasiyet göstermesi gerekir. Tıpkı tavuk hanım gibi sabırlı ve ölçülü yaklaşmalı, gerektiğinde profesyonel desteğe başvurmalıdır.
Son söz:
Birinin zorluktan çıkmasına yardım etmek elbette iyidir. Ama birinin zorluktan kendi çabasıyla çıkmasına destek olmak —hem de bunu gizlice yapabilmek— hiçbir şeyle ölçülemeyecek kadar değerlidir.”**
E. Özge YARBAŞ TURGUT
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
E. Özge Turgut YARBAŞ
KABUK KIRMA DÖNEMİ
Merhaba sevgili okurlarım, bu sayıda aile içi iletişimde sıkça karşılaştığımız ergenlik dönemi stresi ve ebeveyn tutumlarının dengesi üzerine yazdım. Ne kadar bilsek de zaman zaman hatırlamaya ihtiyaç duyduğumuz bu konuyu, kendi çocukluk yaşantımdan bir örnek ve bazı temsillerle aktarmaya çalıştım. Yazarken çok keyif aldım, umarım siz de okurken aynı keyfi alırsınız. Eğer alamazsanız da vazgeçmeyin; bir daha, bir daha okuyun… Çünkü kabuklar böyle kırılıyor :)
**“Küçükken abim tavukları kuluçkaya yatırır, civciv çıkarmaya bayılırdı. Ben de onun yaptıklarını izlemeye!
Geçen gün, ergenlik dönemindeki kızıyla stres dolu günler yaşayan bir arkadaşımı ziyarete gittiğimde, aklıma kuluçkanın son günlerinden biri geldi.
Yavrular bir bir çıkmaya başlamıştı. Abim yumurtaları tek tek kulağına götürüp sesi dinliyordu.
— Normal olan, kendilerinin çıkması… Ama bazıları zorlanıyor işte, dedi.
Merakla izliyordum. ‘Zorlanıyor’ ne demekti? Ne yapacaktı şimdi?
Korkuyla baktığımı fark edince güldü:
— Merak etme, annesi yardım ediyor onlara, dedi.
— Nasıl yani? Annesi ne yapıyor ki?
— Annesi sürekli izler onları. Çevirir durur, ısılarını ayarlar ki hepsi rahatça çıksın. Ama yine de bazıları geç çıkar, yardıma ihtiyaçları olur. Kabuğu kendileri çatlatamaz.
— Ee?
— İşte öyle olunca tavuk gagasıyla minik minik çatlatır. Gerisini yavru kendi halleder.
Malum, merak çanlarımın çaldığı dönemler… Durmadım, sordum:
— Ya tavuk fark etmezse?
— E akıllım, biz ne güne duruyoruz!
Dediği gibi yaptı. Bazılarına fark edilmeyecek kadar küçük müdahale etti. Bazılarına ise ‘çok yorulmuşlar’ diyerek biraz daha açtı.
— Daha çok açsan, dedim. Yazık onlara, baksana nasıl zorlanıyorlar. Açsana hemen çıksınlar!
Yine güldü:
— Olmaz! Yardım etmenin de bir ölçüsü var! Kendileri çıkacaklar. Kırmaya çalıştıkça güçlenecekler, güçlendikçe de hayata tutunmaları daha kolay olacak.
Gerçekten de dediği gibi oluyordu. Büyük bir azimle, dinlene dinlene kabuklarını kırıyor; er ya da geç içinden çıkıp yaşamlarına annelerinin kanatları altında, kabuksuz devam ediyorlardı.
Şimdi gelelim hikâyedeki temsillere:
???? Kabuktan çıkmaya çalışan civciv = ergenlik dönemindeki birey.
???? Dikkatle izleyip ölçülü şekilde yardım eden tavuk = ebeveynler.
???? Tavuk yetersiz kaldığında devreye giren abim = profesyonel psikolojik destek.
Toplumumuz çocukluk ve ergenlik travmalarını sırtında taşıyan bireylerle dolu. Bu yüzden, ergenlik döneminden sağlıklı ve güçlenmiş çıkabilmeleri için anne babaların yüksek hassasiyet göstermesi gerekir. Tıpkı tavuk hanım gibi sabırlı ve ölçülü yaklaşmalı, gerektiğinde profesyonel desteğe başvurmalıdır.
Son söz:
Birinin zorluktan çıkmasına yardım etmek elbette iyidir. Ama birinin zorluktan kendi çabasıyla çıkmasına destek olmak —hem de bunu gizlice yapabilmek— hiçbir şeyle ölçülemeyecek kadar değerlidir.”**
E. Özge YARBAŞ TURGUT